Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de koronavirüs salgını, alınan tüm önlemlere rağmen bütün hızıyla devam ediyor. Bu önlemler kapsamında en çok tartışılan konulardan biri de "aşı" konusu. Aslında bu tartışma insanlık tarihinde yeni bir polemik konusu değilmiş. Osmanlı döneminde de bu tartışmaların var olduğunu 1690 yılında Osmanlı İmparatorluğuna yaptığı geziyi kaleme alan Fransız seyyah ve gezgin Jean Du Mont'un gözlemlerinden anlıyoruz.
Osmanlı tebaasının çok cesur ve kaderci olduğunu belirten Jean Du Mont gözlemlerini şu şekilde aktarıyor: "Osmanlı halkının kadere inançları o kadar kuvvetlidir ki bulaşıcı hastalıklar karşısında tedbir almaya gerek görmezler. Hatta salgın hastalık şehirde tüm herkesi kasıp kavururken tedbir alanlara da kızarlar. İstanbul'da yaşayan bir Fransız bana başından geçen olayları anlattı; veba salgını sırasında sokaktayken vebadan ölen birini birkaç Türk'ün taşıdığını görerek hemen yolunu değiştirmiş. Bunu gören Türkler'den biri koşarak bizim Fransız'ın yanına gelip göğsündeki yarayı göstermiş ve ölüye saygı göstermeyi öğrenmesi gerektiğini söylemiş."
Mesela Osmanlı döneminde veba ülkeye genellikle Mısır'dan giriyormuş. Jean Thevenot'nun kaleme aldığı Voyage du Levant adlı eserinde 1621 yılında yaşanan veba salgını ile ilgili anlattıkları ise şöyle: "Mısır ile İstanbul arasında sürekli bir ticaret vardı. Türkler'in kadere olan inancı o kadar güçlüydü ki veba salgınını önleyecek tedbirler almazlardı. Kısa sürede salgın tüm ülkede yayılır ve büyük zarar verirdi. Öyle ki bazen İstanbul'da günde 200 veya 300 civarı insan ölürdü. Bu sayı daha da artarsa padişah şehre çıkmazdı."
1555 yılında İstanbul'a gelen Avusturya elçisi Ogier Ghislain de Busbecq, Türk Mektupları adlı kitabında vebadan kaçmak için elçiler hanında kalmak istemeyerek başka bir yere geçmek istediğini, ancak devrin padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın buna izin vermediğini anlatıyor. Nitekim daha önce Osmanlı veziriazamı Ayas Mehmed Paşa'nın 1639 yılında vebadan öldüğünü de sözlerine ekliyor.
Tüm bunlardan anlaşıldığına göre Osmanlı döneminde de salgın hastalıklar büyük yıkımlara yol açmış, birçok insanı felakete sürüklemiş. Anlaşılan salgın hastalıklar hep vardı ve var olmaya devam edecek. Peki insanlık 1 yılı aşkındır devam eden pandemiden ne zaman kurtulacak?